
Chicago Sanat Enstitüsü koleksiyonunda bulunan bu çok renkli penguen kap, M.S. 350 ile 500 yılları arasında yapılmış. 19. yüzyıl sonlarında Peru'da toplanan eser, 20,8 santimetre yüksekliğinde, küçük oyulmuş kanatlara ve belirgin bir gagaya sahip. Nazca halkı, M.Ö. 100 ile M.S. 800 yılları arasında Peru’nun tropikal çölünde yaşamıştı. Bu nedenle tropikal bir bölgede yaşayan bu halkın bir pengueni nasıl tanıdığı ve neden bir seramik kap ile onurlandırdığı merak konusu.
Nazca halkı, en çok yukarıdan bakıldığında görülebilen devasa yer çizimleri olan Nazca Çizgileri ile tanınıyor. Yüzlerce keşfedilen bu çizgiler kedi, maymun, pelikan ve katil balina gibi doğal dünyadan figürleri betimliyor. Kültürleri yazılı kayıt bırakmadığı için bu çizgileri neden yaptıkları ise hâlâ bilinmiyor.
Nazca seramikleri de tıpkı yer çizimlerinde olduğu gibi hayvan, insan, mitolojik yaratıklar ve tanrıları betimleyen çok renkli tarzlarıyla dikkat çekiyor ve bu canlıların toplum için önemini ortaya koyuyor. Chicago Sanat Enstitüsü'ne göre bu kap, Humboldt pengueni (Spheniscus humboldti) olarak bilinen bir türün nadir bir tasviri. Humboldt pengueni, Antarktika’dan kuzeye soğuk su taşıyan Humboldt Akıntısı sayesinde Peru kıyılarında yaşayabiliyor.
YOK OLMA TEHLİKESİ İLE KARŞI KARŞIYA
Humboldt penguenleri yüzyıllardır Peru kıyılarında yaşamını sürdürse de, iklim değişikliği ve insan faaliyetleri nedeniyle şu anda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Penguen kabı, Nazca halkının hayvanları gerçekçi şekilde tasvir etmeye başladığı bir döneme tarihleniyor. Bu dönemde istakoz şeklinde kaplar ve “mitolojik katil balina” figürleri de dikkat çeken örnekler arasında yer alıyor.
Orkaların seramiklerde, yer çizimlerinde ve kaya oymalarında önemli bir sembol olduğu açıkça görülse de, uzmanlar penguen kabının özel bir anlam taşıyıp taşımadığı konusunda kesin bir bilgiye sahip değil. Ancak bu eser, Nazca halkının çevresindeki doğal dünyayı dikkatle gözlemlediğini gösteren önemli bir kanıt olarak öne çıkıyor.