
Sabahın alacakaranlığında başlar fırıncının mesaisi. Daha şehir uyanmadan, ekmek kokusu sarar sokakları. Bizler sabah kahvaltısında taze, sıcak ekmeği elimizin altında buluruz ama kimse düşünmez; o ekmeğin hamurunda ne kadar emek, ne kadar sabır, ne kadar alın teri vardır?
Geceyle Başlayan Mesai
Fırıncılık, zordur. Sessiz ama ağır bir meslektir. Tatil yoktur, bayram yoktur, sabah yoktur. Vardiya gece başlar, gün daha doğmadan ekmek tezgâha dizilir. Sıcak fırının başında saatlerce ayakta kalmak, yoğrulan hamurla uğraşmak hem fiziksel hem ruhsal bir yorgunluk getirir. Bu işi sadece iş diye yapan değil, gönül veren insanlar sürdürebilir.
Usta Var, Ama Çırak Yok
Bugün fırıncılık sektörünün en büyük sorunlarından biri de personel bulmak. Usta var ama çırak yok. Gençler ağır iş istemiyor, gece çalışmak istemiyor. Oysa bu meslek usta-çırak ilişkisiyle yaşar. Eğer yeni nesil bu mesleği öğrenmezse, ekmeği gelecekte kim yapacak?
Maliyetler Altında Ezilen Emek
Ekmek üretimi göründüğünden çok daha maliyetli. Un, maya, elektrik, su, odun, doğalgaz… Girdiler her geçen gün artıyor. Fırıncı çoğu zaman kâr etmeden çalışıyor. Hatta bazı dönemlerde zararına satış yapan fırınlar var. Bir yandan kaliteyi korumaya, diğer yandan halkın temel gıdasına erişimini sağlamaya çalışıyorlar. Bu, takdir edilmesi gereken bir çaba.
Ekmek, Bizim Kültürümüz
Türk kültüründe ekmeğin yeri ayrıdır. Sofrada yere düşse öpülür, israf edilmez. Bu kadar kutsal saydığımız bir nimetin arkasında kimlerin sabah uykusundan, sağlığından, sosyal yaşamından fedakârlık ettiğini unutmayalım. Çünkü o ekmek, sadece bir karbonhidrat değil; bir kültür, bir gelenek, bir yaşam biçimidir.
Sessiz Kahramanlar
Bugün mahalle aralarındaki taş fırınlardan zincir marketlere kadar birçok yerde ekmek satılıyor. Ama o ilk sıcak kokuyu, o gerçek emeği sadece fırıncının elinden çıkan ekmek verir. Onlar toplumun en sessiz, en mütevazı kahramanlarıdır.
Son Söz
Eğer bir sabah erken kalkarsanız, uğrayın bir fırına. Fırıncının yüzüne bakın. Elleri unlu, alnı terli, gözlerinde yorgunluk ama içten bir gülümseme göreceksiniz. İşte o bir dilim ekmek, o tebessümün emeğidir.
Ve unutmayın: Bir dilim ekmek, bir ömrün emeğidir.